Hamilelik periyodunda ve lohusalık periyodunda bayanlarda fizyolojik, ruhsal ve sosyolojik bakımdan farklılaşmalar görülebilmektedir. Birçok anne adayı ya da anneler lohusalık ile değişim gösteren bu farklılıklara rahatlıkla alışabilirken, kimi anne adayları ve anneler ise bu değişimlere ahenk sağlayamamaktadır. Bebeğin doğması ile anneler için bu durum olumlu tarafta ve tatmin edici bir yaşamsal standart olsa bile, kimi annelerin bir kısmı için de duygusal dengeyi sağlayamadıklarında ruhsal olarak problemlere yol açmaktadır.
Bu periyot doğum daha sonrası depresyon, lohusalık depresyonu ya da peripartum depresyon olarak da isimlendirilmektedir. Peripartum depresyon doğumdan daha sonraki birinci dört hafta içerisinde ortaya çıkmaktadır. Bu durum doğumun akabinde annenin suçluluk, tükenmişlik, yüksek korku, uyku meseleleri ve somatik belirtiler göstermesi olarak da tanımlanabilmektedir. Peripartum depresyon yaşayan bireyler kendilerini benlikleri kaybolmuş, bebeğin mesuliyetini alma konusunda kendisini güçsüz ve yetersiz hissetmiş olarak tabir edebilmektedirler.
Doğum daha sonrası depresyonda görülen semptomlar doğum yapmayan bayanların geçirdiği depresyondan farksız değildir. tıpkı vakitte lohusalık depresyonunda olan annede ailesine karşı sevgi hissetmemesi, kendisine ve bebeğine ilgisiz kalması, çaresizlik hissetmesi üzere durumlar da gözlemlenebilmektedir. Lakin bu durum lohusalık devrinin birinci vakit içinderında %50-%70 sıklıkla gözlemlenen annelik kasvetinden ayırt edilmesi güç olabilmektedir. Doğum daha sonrası depresyon dünyadaki biroldukca anne için çocuğuyla birinci bağ kurulumunu sağlayamaması ve ailesine karşı olan duygusal değişimlerin olması niçini ile hem anneyi tıpkı vakitte bebeği negatif tarafta etkilemektedir.
Hamilelik ve doğum olağan bir evreymiş üzere görünse de aslında anne ve anne adayları için yüksek bir gerilim noktası olabilmektedir. bu vakitte her anne ve anne adayı için yavaşça olarak yahut ağır bir biçimde dert yaşanması olasıdır. Ekseriyetle anneler bu değişimlere ayak uydurabilmektedir ancak bir kısmının ise ağır depresyon evresinin getirmiş olduğu his ve durum bozukları ile baş edememesi de görülebilmektedir. Bu üzere durum yaşayan yeni doğum yapmış annelerin geç kalmadan ruhsal dayanak almaktan çekinmeyerek bir uzmana başvurması kıymetli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu periyot doğum daha sonrası depresyon, lohusalık depresyonu ya da peripartum depresyon olarak da isimlendirilmektedir. Peripartum depresyon doğumdan daha sonraki birinci dört hafta içerisinde ortaya çıkmaktadır. Bu durum doğumun akabinde annenin suçluluk, tükenmişlik, yüksek korku, uyku meseleleri ve somatik belirtiler göstermesi olarak da tanımlanabilmektedir. Peripartum depresyon yaşayan bireyler kendilerini benlikleri kaybolmuş, bebeğin mesuliyetini alma konusunda kendisini güçsüz ve yetersiz hissetmiş olarak tabir edebilmektedirler.
Doğum daha sonrası depresyonda görülen semptomlar doğum yapmayan bayanların geçirdiği depresyondan farksız değildir. tıpkı vakitte lohusalık depresyonunda olan annede ailesine karşı sevgi hissetmemesi, kendisine ve bebeğine ilgisiz kalması, çaresizlik hissetmesi üzere durumlar da gözlemlenebilmektedir. Lakin bu durum lohusalık devrinin birinci vakit içinderında %50-%70 sıklıkla gözlemlenen annelik kasvetinden ayırt edilmesi güç olabilmektedir. Doğum daha sonrası depresyon dünyadaki biroldukca anne için çocuğuyla birinci bağ kurulumunu sağlayamaması ve ailesine karşı olan duygusal değişimlerin olması niçini ile hem anneyi tıpkı vakitte bebeği negatif tarafta etkilemektedir.
Hamilelik ve doğum olağan bir evreymiş üzere görünse de aslında anne ve anne adayları için yüksek bir gerilim noktası olabilmektedir. bu vakitte her anne ve anne adayı için yavaşça olarak yahut ağır bir biçimde dert yaşanması olasıdır. Ekseriyetle anneler bu değişimlere ayak uydurabilmektedir ancak bir kısmının ise ağır depresyon evresinin getirmiş olduğu his ve durum bozukları ile baş edememesi de görülebilmektedir. Bu üzere durum yaşayan yeni doğum yapmış annelerin geç kalmadan ruhsal dayanak almaktan çekinmeyerek bir uzmana başvurması kıymetli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.