Tolga
New member
Vilayeti Sitte Hangi Antlaşma İle Osmanlı’dan Ayrıldı?
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde, coğrafi olarak stratejik öneme sahip bölgeler arasında yer alan Vilayeti Sitte, özellikle XIX. yüzyılın sonlarına doğru büyük bir dönüşüm yaşamıştır. Bu makalede, Vilayeti Sitte'nin hangi antlaşma ile Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrıldığı, bölgenin tarihsel bağlamı ve bu ayrılığın Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki etkileri incelenecektir.
Vilayeti Sitte Nedir?
Vilayeti Sitte, Osmanlı İmparatorluğu’nun Mısır eyaletine bağlı bir bölgeydi. Bu bölge, dönemin Osmanlı yönetimi tarafından "Sitte" olarak bilinen ve kuzeydoğuda Suriye, batıda Mısır, güneyde ise Sudan’a kadar uzanan bir coğrafyada yer alıyordu. Bölgenin adı, Arapça’da "altı" anlamına gelir ve bu ismi, Sitte'nin altı önemli bölgesinden almıştır: Mısır, Hicaz, Yemen, Filistin, Lübnan ve Şam. Bu coğrafi sınırlar, bölgenin siyasi, kültürel ve ekonomik yapısını önemli ölçüde şekillendirmiştir.
Vilayeti Sitte'nin Osmanlı İmparatorluğu’na Bağlılığı ve Değişen Koşullar
Vilayeti Sitte'nin Osmanlı İmparatorluğu’na katılması, başlangıçta bölgenin merkezi yönetimle sıkı bir bağ kurmasını sağlamıştı. Ancak, zamanla yerel güçlerin Osmanlı'ya karşı duyduğu rahatsızlıklar, merkezi hükümetle olan ilişkiyi zorlaştırdı. Bu dönemde, özellikle Hicaz ve Yemen gibi bölgelerde yerel yönetimlerin güçlenmesi, Osmanlı'nın zayıflaması ve siyasi istikrarsızlık, bölgenin bağımsızlık arayışını hızlandırdı.
Vilayeti Sitte’nin Osmanlı İmparatorluğu’ndan Ayrılmasına Sebep Olan Antlaşma: 1916 McMahon-Hussein Paktı
Vilayeti Sitte'nin Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılmasının temel sebeplerinden biri, 1916 yılında imzalanan McMahon-Hussein Paktı’dır. Bu antlaşma, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere ve Osmanlı’ya karşı isyan eden Arap kabileleri arasında yapılan bir dizi müzakereler sonucu doğmuştur. McMahon-Hussein Paktı, Arapların Osmanlı’ya karşı isyan etmeleri karşılığında, İngiltere'nin Araplara bağımsızlık vaadinde bulunmasını öngörüyordu.
Antlaşma, Hicaz bölgesinde Arapların bağımsızlık ilan etmeleri için yeşil ışık yakarken, aynı zamanda Osmanlı'nın bölgedeki egemenliğini sona erdiriyordu. McMahon, Araplar'a söz verdiği topraklarda kendi bağımsızlıklarını kurmalarına izin vereceğini belirtmişti. Bu vaat, Vilayeti Sitte’nin Osmanlı’dan ayrılmasının temel adımlarını atmıştır.
McMahon-Hussein Paktı’nın İçeriği ve Etkileri
McMahon-Hussein Paktı, İngiltere'nin Arap lideri Şerif Hüseyin’e, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılacak ve bağımsız olacak bir Arap devletinin kurulması için destek verme sözü verdiği bir antlaşmadır. Ancak, bu antlaşma yalnızca sözlü bir güvence sunmuş ve belgelenmiş bir harita veya sınır belirlenmemişti. İngiltere, savaşın sonunda Arapların bu taleplerine uygun olarak bölgeyi düzenlemeyi vaat etmişti.
Paktın imzalanması, Vilayeti Sitte’deki Hicaz ve çevre bölgelerdeki Arap kabilelerinin Osmanlı yönetimine karşı başlattığı isyanı tetiklemiştir. Bu isyanın başarısı, Arapların Osmanlı’dan bağımsızlıklarını kazanmalarını sağlamış ve bölgedeki Osmanlı yönetimi sona erdirilmiştir. 1917'de İngiltere, bölgedeki kontrolü sağlamış ve 1918’de Arap toprakları üzerinde etkisini artırmaya başlamıştır.
Vilayeti Sitte’de Bağımsızlık ve Yeni Sınırlar
McMahon-Hussein Paktı’nın doğrudan etkisiyle Vilayeti Sitte'nin Arap coğrafyasındaki topraklar, Osmanlı’dan bağımsızlıklarını ilan etmeye başlamıştır. Bu durum, Osmanlı'nın 1918’de sona eren varlığının ardından Arap topraklarında yeni sınırlar çizilmesine yol açmıştır. Ayrıca, Araplar tarafından kurulan ilk bağımsız devletlerden biri olan Hicaz Krallığı, İngiltere’nin himayesinde siyasi anlamda güç kazanmış ve Vilayeti Sitte’nin bir kısmı bu yeni siyasi yapılanmaya katılmıştır.
Ancak, McMahon-Hussein Paktı’nda belirtilen vaadlerin yerine getirilmesi konusunda bazı belirsizlikler ve anlaşmazlıklar ortaya çıkmıştır. Özellikle, İngiltere'nin Sykes-Picot Antlaşması’yla Fransa ile yaptığı gizli anlaşma, bölgenin geleceği konusunda bir çelişki yaratmış ve Arapların bağımsızlık umutlarını sekteye uğratmıştır.
Vilayeti Sitte ve Sonraki Antlaşmalar: Sykes-Picot ve Lübnan
McMahon-Hussein Paktı’ndan kısa süre sonra, 1916’da İngiltere ve Fransa, Sykes-Picot Antlaşması’nı imzalayarak bölgedeki nüfuz alanlarını paylaşmaya başlamışlardır. Bu antlaşma, Vilayeti Sitte’nin özellikle Lübnan gibi stratejik bölgelerinin denetimini şekillendiren bir başka önemli adım olmuştur. Lübnan, bu antlaşma ile Fransız mandası altına alınmış, Hicaz ve Yemen gibi bölgelerde de Arapların bağımsızlıkları geçici olarak engellenmiştir.
McMahon-Hussein Paktı ve Sykes-Picot Antlaşması arasındaki çelişki, Araplar’ın bağımsızlık taleplerini etkilemiş ve bölgedeki sınırların yeniden şekillenmesine yol açmıştır. Bu antlaşmalar, günümüzde Ortadoğu'da var olan sınırların ve siyasi yapının temelini atmıştır.
Sonuç ve Değerlendirme
Vilayeti Sitte'nin Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılması, sadece bir bölgesel değişim değil, aynı zamanda Ortadoğu’nun geleceğini etkileyen küresel bir dönüşümün başlangıcıdır. McMahon-Hussein Paktı, Arap dünyasında bağımsızlık hareketlerini başlatmış, fakat bölgedeki politik dengeler üzerine yapılan gizli anlaşmalar (Sykes-Picot, Balfour Deklarasyonu gibi) Arapların beklentilerini karşılamamış ve Ortadoğu’daki siyasi belirsizliği artırmıştır.
Araplar için bağımsızlık umudu ile başlayan süreç, sonuç olarak daha fazla yabancı müdahalesi, sınır çiziminde belirsizlikler ve yerel çatışmalarla şekillenmiş, Ortadoğu'nun modern sınırlarının temelleri bu dönemde atılmıştır. Bu tarihsel süreç, Vilayeti Sitte'nin Osmanlı’dan ayrılmasının çok daha büyük bir dünya düzeninin parçası olduğunu gözler önüne serer.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde, coğrafi olarak stratejik öneme sahip bölgeler arasında yer alan Vilayeti Sitte, özellikle XIX. yüzyılın sonlarına doğru büyük bir dönüşüm yaşamıştır. Bu makalede, Vilayeti Sitte'nin hangi antlaşma ile Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrıldığı, bölgenin tarihsel bağlamı ve bu ayrılığın Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki etkileri incelenecektir.
Vilayeti Sitte Nedir?
Vilayeti Sitte, Osmanlı İmparatorluğu’nun Mısır eyaletine bağlı bir bölgeydi. Bu bölge, dönemin Osmanlı yönetimi tarafından "Sitte" olarak bilinen ve kuzeydoğuda Suriye, batıda Mısır, güneyde ise Sudan’a kadar uzanan bir coğrafyada yer alıyordu. Bölgenin adı, Arapça’da "altı" anlamına gelir ve bu ismi, Sitte'nin altı önemli bölgesinden almıştır: Mısır, Hicaz, Yemen, Filistin, Lübnan ve Şam. Bu coğrafi sınırlar, bölgenin siyasi, kültürel ve ekonomik yapısını önemli ölçüde şekillendirmiştir.
Vilayeti Sitte'nin Osmanlı İmparatorluğu’na Bağlılığı ve Değişen Koşullar
Vilayeti Sitte'nin Osmanlı İmparatorluğu’na katılması, başlangıçta bölgenin merkezi yönetimle sıkı bir bağ kurmasını sağlamıştı. Ancak, zamanla yerel güçlerin Osmanlı'ya karşı duyduğu rahatsızlıklar, merkezi hükümetle olan ilişkiyi zorlaştırdı. Bu dönemde, özellikle Hicaz ve Yemen gibi bölgelerde yerel yönetimlerin güçlenmesi, Osmanlı'nın zayıflaması ve siyasi istikrarsızlık, bölgenin bağımsızlık arayışını hızlandırdı.
Vilayeti Sitte’nin Osmanlı İmparatorluğu’ndan Ayrılmasına Sebep Olan Antlaşma: 1916 McMahon-Hussein Paktı
Vilayeti Sitte'nin Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılmasının temel sebeplerinden biri, 1916 yılında imzalanan McMahon-Hussein Paktı’dır. Bu antlaşma, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere ve Osmanlı’ya karşı isyan eden Arap kabileleri arasında yapılan bir dizi müzakereler sonucu doğmuştur. McMahon-Hussein Paktı, Arapların Osmanlı’ya karşı isyan etmeleri karşılığında, İngiltere'nin Araplara bağımsızlık vaadinde bulunmasını öngörüyordu.
Antlaşma, Hicaz bölgesinde Arapların bağımsızlık ilan etmeleri için yeşil ışık yakarken, aynı zamanda Osmanlı'nın bölgedeki egemenliğini sona erdiriyordu. McMahon, Araplar'a söz verdiği topraklarda kendi bağımsızlıklarını kurmalarına izin vereceğini belirtmişti. Bu vaat, Vilayeti Sitte’nin Osmanlı’dan ayrılmasının temel adımlarını atmıştır.
McMahon-Hussein Paktı’nın İçeriği ve Etkileri
McMahon-Hussein Paktı, İngiltere'nin Arap lideri Şerif Hüseyin’e, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılacak ve bağımsız olacak bir Arap devletinin kurulması için destek verme sözü verdiği bir antlaşmadır. Ancak, bu antlaşma yalnızca sözlü bir güvence sunmuş ve belgelenmiş bir harita veya sınır belirlenmemişti. İngiltere, savaşın sonunda Arapların bu taleplerine uygun olarak bölgeyi düzenlemeyi vaat etmişti.
Paktın imzalanması, Vilayeti Sitte’deki Hicaz ve çevre bölgelerdeki Arap kabilelerinin Osmanlı yönetimine karşı başlattığı isyanı tetiklemiştir. Bu isyanın başarısı, Arapların Osmanlı’dan bağımsızlıklarını kazanmalarını sağlamış ve bölgedeki Osmanlı yönetimi sona erdirilmiştir. 1917'de İngiltere, bölgedeki kontrolü sağlamış ve 1918’de Arap toprakları üzerinde etkisini artırmaya başlamıştır.
Vilayeti Sitte’de Bağımsızlık ve Yeni Sınırlar
McMahon-Hussein Paktı’nın doğrudan etkisiyle Vilayeti Sitte'nin Arap coğrafyasındaki topraklar, Osmanlı’dan bağımsızlıklarını ilan etmeye başlamıştır. Bu durum, Osmanlı'nın 1918’de sona eren varlığının ardından Arap topraklarında yeni sınırlar çizilmesine yol açmıştır. Ayrıca, Araplar tarafından kurulan ilk bağımsız devletlerden biri olan Hicaz Krallığı, İngiltere’nin himayesinde siyasi anlamda güç kazanmış ve Vilayeti Sitte’nin bir kısmı bu yeni siyasi yapılanmaya katılmıştır.
Ancak, McMahon-Hussein Paktı’nda belirtilen vaadlerin yerine getirilmesi konusunda bazı belirsizlikler ve anlaşmazlıklar ortaya çıkmıştır. Özellikle, İngiltere'nin Sykes-Picot Antlaşması’yla Fransa ile yaptığı gizli anlaşma, bölgenin geleceği konusunda bir çelişki yaratmış ve Arapların bağımsızlık umutlarını sekteye uğratmıştır.
Vilayeti Sitte ve Sonraki Antlaşmalar: Sykes-Picot ve Lübnan
McMahon-Hussein Paktı’ndan kısa süre sonra, 1916’da İngiltere ve Fransa, Sykes-Picot Antlaşması’nı imzalayarak bölgedeki nüfuz alanlarını paylaşmaya başlamışlardır. Bu antlaşma, Vilayeti Sitte’nin özellikle Lübnan gibi stratejik bölgelerinin denetimini şekillendiren bir başka önemli adım olmuştur. Lübnan, bu antlaşma ile Fransız mandası altına alınmış, Hicaz ve Yemen gibi bölgelerde de Arapların bağımsızlıkları geçici olarak engellenmiştir.
McMahon-Hussein Paktı ve Sykes-Picot Antlaşması arasındaki çelişki, Araplar’ın bağımsızlık taleplerini etkilemiş ve bölgedeki sınırların yeniden şekillenmesine yol açmıştır. Bu antlaşmalar, günümüzde Ortadoğu'da var olan sınırların ve siyasi yapının temelini atmıştır.
Sonuç ve Değerlendirme
Vilayeti Sitte'nin Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılması, sadece bir bölgesel değişim değil, aynı zamanda Ortadoğu’nun geleceğini etkileyen küresel bir dönüşümün başlangıcıdır. McMahon-Hussein Paktı, Arap dünyasında bağımsızlık hareketlerini başlatmış, fakat bölgedeki politik dengeler üzerine yapılan gizli anlaşmalar (Sykes-Picot, Balfour Deklarasyonu gibi) Arapların beklentilerini karşılamamış ve Ortadoğu’daki siyasi belirsizliği artırmıştır.
Araplar için bağımsızlık umudu ile başlayan süreç, sonuç olarak daha fazla yabancı müdahalesi, sınır çiziminde belirsizlikler ve yerel çatışmalarla şekillenmiş, Ortadoğu'nun modern sınırlarının temelleri bu dönemde atılmıştır. Bu tarihsel süreç, Vilayeti Sitte'nin Osmanlı’dan ayrılmasının çok daha büyük bir dünya düzeninin parçası olduğunu gözler önüne serer.