Birfazlaca insan fizikî uygunluk halini etkileyen bir hayli ağrı ve semptoma sahip olduğu biçimde bu ağrılara tıbbi olarak bir yanıt bulamadığı durumlar yaşayabiliyor. Zira bu ağrılar her ne kadar fizyolojikmiş üzere görünse de aslında ruhsal kökenlidir.
Her hissin farklı bir gücü vardır ve her his sahip olduğu güçle vücudumuzu tesirler. Bize düzgün hissettiren hisler sırasında bedenimizde serotonin ya da dopamin üzere olumlu kimyasallar salgılanırken güzel hissetmediğimiz bize gerilim veren durumlarda ise toksik oranlarda kortizol salgılar ve bu türlü tüm hislerimiz vücudumuz üzerinde tesir eder.
Duygusal olarak istikrarda ve düzgün hissettiğimiz vakit içinderda daha enerjik olurken yeterli hissetmediğimiz vakit içinderda gücümüzün daha az olması tesadüf değildir. Bu durum ruhsal ve zihinsel yorgunluğun kendini bedenimiz yoluyla söz etmesinin bir kararıdur zira yaşadığımız olaylar bedenimizin kimyasını hormonlar aracılığıyla değiştirirken tüm bunlar vücudumuza yansır ve bunun kararında kronik ve fizikî semptomları olan lakin tıbbi bir açıklaması olmayan psikosomatik ağrılar kendini göstermeye başlar.
Geçmiş devirlerde somatizasyon bilince çıkması engellenen anksiyete olarak görülmüştür. Ruhsal zorlanmaların bedensel belirtilere çevrilmesi aslında olgun olmayan savunma sistemlerinden bir adedidir.
Somatizasyon bozukluğu, ekseriyetle en epey göğüs ağrısı, çarpıntı, mide rahatsızlıkları, halsizlik, bulantı, nefes darlığı, baş, bel ve kas ağrıları, baş dönmesi üzere şikâyetlerle kendini gösterir. Bu ağrılar muhakkak kişinin kurguladığı ağrılar değildir. Zihin ve vücut etkileşim sisteminde beynin çalışma formu ya da kimyasındaki değişikliklerin dışa yansıyan belirtileridir. Zira vücudumuz ve zihnimiz eş vakitli çalışır. Nasıl ki bu ağrıların başlamasının niçini bu eş zamanlılık ise bunu sonlandırmak da bir daha bu etkileşim düzeneğinin eş zamanlılığından faydalanılarak gerçekleşir. Psikoterapilerde bu döngünün olumlu hale getirilmesi amaçlanır. Yani düşünsel ve duygusal süreçlerdeki çözümlemeler ile bu ağrıların son bulması çok mümkündür.
Şayet siz de tıbbi sebeplerle açıklanamayan ağrılar yaşıyorsanız tahlil için yalnızca dışarıya bakmak yerine iç dünyanıza bakıp his ve niyetlerinizi anlamaya ve onları söz edecek yeni, geçerli yollar bulmaya çalışabilirsiniz bu epeyce daha düzgünleştirici ve gerçek bir tedavi olacaktır.
Her hissin farklı bir gücü vardır ve her his sahip olduğu güçle vücudumuzu tesirler. Bize düzgün hissettiren hisler sırasında bedenimizde serotonin ya da dopamin üzere olumlu kimyasallar salgılanırken güzel hissetmediğimiz bize gerilim veren durumlarda ise toksik oranlarda kortizol salgılar ve bu türlü tüm hislerimiz vücudumuz üzerinde tesir eder.
Duygusal olarak istikrarda ve düzgün hissettiğimiz vakit içinderda daha enerjik olurken yeterli hissetmediğimiz vakit içinderda gücümüzün daha az olması tesadüf değildir. Bu durum ruhsal ve zihinsel yorgunluğun kendini bedenimiz yoluyla söz etmesinin bir kararıdur zira yaşadığımız olaylar bedenimizin kimyasını hormonlar aracılığıyla değiştirirken tüm bunlar vücudumuza yansır ve bunun kararında kronik ve fizikî semptomları olan lakin tıbbi bir açıklaması olmayan psikosomatik ağrılar kendini göstermeye başlar.
Geçmiş devirlerde somatizasyon bilince çıkması engellenen anksiyete olarak görülmüştür. Ruhsal zorlanmaların bedensel belirtilere çevrilmesi aslında olgun olmayan savunma sistemlerinden bir adedidir.
Somatizasyon bozukluğu, ekseriyetle en epey göğüs ağrısı, çarpıntı, mide rahatsızlıkları, halsizlik, bulantı, nefes darlığı, baş, bel ve kas ağrıları, baş dönmesi üzere şikâyetlerle kendini gösterir. Bu ağrılar muhakkak kişinin kurguladığı ağrılar değildir. Zihin ve vücut etkileşim sisteminde beynin çalışma formu ya da kimyasındaki değişikliklerin dışa yansıyan belirtileridir. Zira vücudumuz ve zihnimiz eş vakitli çalışır. Nasıl ki bu ağrıların başlamasının niçini bu eş zamanlılık ise bunu sonlandırmak da bir daha bu etkileşim düzeneğinin eş zamanlılığından faydalanılarak gerçekleşir. Psikoterapilerde bu döngünün olumlu hale getirilmesi amaçlanır. Yani düşünsel ve duygusal süreçlerdeki çözümlemeler ile bu ağrıların son bulması çok mümkündür.
Şayet siz de tıbbi sebeplerle açıklanamayan ağrılar yaşıyorsanız tahlil için yalnızca dışarıya bakmak yerine iç dünyanıza bakıp his ve niyetlerinizi anlamaya ve onları söz edecek yeni, geçerli yollar bulmaya çalışabilirsiniz bu epeyce daha düzgünleştirici ve gerçek bir tedavi olacaktır.