Arazi-i öşriyye ne demek ?

Efe

New member
Arazi-i Öşriyye: Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Analiz

Toplumsal dinamiklerin sürekli değişen bir yapıya sahip olduğu dünyamızda, geçmişten günümüze kadar birçok kavram kendini yenileyerek toplumları şekillendirmeye devam ediyor. Birçok tarihi olgu, zamanın ruhu ve dönemin sosyo-ekonomik yapıları doğrultusunda farklı anlamlar kazanırken, bu kavramların toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi dinamiklerle nasıl örtüştüğünü anlamak, önemli bir perspektif kazanmayı sağlar. Bugün, özellikle Osmanlı topraklarında sıkça rastlanan bir kavram olan “Arazi-i Öşriyye”yi, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ve adalet temalı bir lensle incelemek, hem geçmişi hem de günümüzü daha iyi kavrayabilmemizi sağlayabilir.

Arazi-i Öşriyye Nedir?

Osmanlı İmparatorluğu’nda "Arazi-i Öşriyye" terimi, tımar ve has topraklarının yanı sıra, belirli vergilerin (özellikle öşür adı verilen verginin) alındığı toprakları ifade etmek için kullanılırdı. Öşür, Müslüman çiftçilerin ürettikleri tarımsal ürünlerin belirli bir oranının devlet tarafından alınmasıyla ilişkili bir vergi türüdür. Bu topraklar, çoğunlukla devletin denetiminde olup, köylüler bu topraklarda çalışarak vergi yükümlülüklerini yerine getirirlerdi.

Ancak, sadece bir ekonomik ilişkiden ibaret olmayan bu toprak düzeni, toplumsal yapıyı da doğrudan etkileyen bir öğe olmuştur. Arazi-i Öşriyye, Osmanlı'daki feodal yapının bir parçası olarak, toprak sahiplerinin ve bu topraklarda çalışan köylülerin ilişkilerini belirlemiş, devletin bu topraklar üzerindeki kontrolü ise bir tür sosyal hiyerarşi yaratmıştır.

Kadınların Perspektifinden Arazi-i Öşriyye ve Sosyal Adalet

Kadınların tarih boyunca toprak mülkiyeti ve ekonomik yapılarla olan ilişkisi genellikle ihmal edilmiştir. Ancak, Arazi-i Öşriyye gibi toprak düzenlemeleri, kadınların sosyal statülerini, yaşam koşullarını ve ekonomik özgürlüklerini doğrudan etkilemiştir. Osmanlı'da kadınların toprak mülkiyetine sahip olmaları pek yaygın değildi; çünkü İslam hukuku gereği kadınlar, erkekler gibi mülkiyet hakkına sahip değillerdi. Bu, toplumda kadınların sosyal ve ekonomik anlamda marjinalleşmesine yol açmıştır.

Bir kadının yaşamını sürdürmesi genellikle babasına, kocasına ya da erkek kardeşine bağlıydı. Ancak, bu durum kadınların toprak üzerindeki haklarını kısıtlamamıştı. Kadınlar, özellikle eş veya anne olarak, toprak üzerindeki dolaylı haklardan faydalanabiliyorlardı. Fakat, bu haklar erkeklere göre oldukça sınırlıydı. Kadınların toprak üzerindeki etkinlikleri ve üretime katılımları, daha çok ailenin ekonomik düzenine hizmet eden, ancak dışarıdan görünmeyen bir rol üstlenmelerine neden oluyordu.

Toplumsal cinsiyet bakış açısına göre, kadınların bu sınırlı ve görünmeyen rolü, öşür gibi vergi yükümlülüklerinin adaletli bir şekilde paylaşılmamasıyla birleştiğinde, kadınları ekonominin dışına iten bir çarkın parçası oluyordu. Kadınların ekonomik özgürlüklerinden mahrum bırakılması, tarihsel olarak onların toplumsal adaletin dışına itilmesine neden olmuştur.

Erkeklerin Perspektifinden Arazi-i Öşriyye ve Çözüm Odaklı Yaklaşımlar

Erkeklerin, özellikle tımarlı sipahiler gibi toprağa sahip olan bireylerin, Arazi-i Öşriyye üzerinden kurdukları ilişkiler çok daha görünür ve yapılandırılmıştır. Toprak, sadece ekonomik bir değer değil, aynı zamanda siyasi bir güç aracıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nda tımarlı sipahiler, köylülerden alınan öşür vergilerini toplar, ancak karşılığında köylülerin güvenliğini sağlamakla yükümlüydüler.

Bu hiyerarşik yapıda, toprak mülkiyeti ve vergilendirme, erkeklerin çözüm ürettikleri ve güçlerini pekiştirdikleri bir alan olmuştur. Bununla birlikte, bu sistemde de sosyal adaletin sağlanması gerektiği her zaman tartışmalı bir konu olmuştur. Toprağa sahip olan erkeklerin, kadınlar ve alt sınıflar için adil bir ekonomik yapıyı oluşturma konusunda toplumsal sorumluluk taşıması gerektiği gerçeği, günümüzde de geçerliliğini koruyan bir sorudur.

Kadınların ve alt sınıfların göz ardı edilen haklarını gündeme getiren erkekler, çözüm odaklı yaklaşımlar geliştirmeye başlamışlardır. Ancak bu, genellikle ekonomik ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile başa çıkmak adına daha sistemik bir değişim gerektiren bir meseledir.

Arazi-i Öşriyye ve Sosyal Adaletin Günümüzdeki Yansımaları

Günümüz dünyasında, Arazi-i Öşriyye gibi tarihsel düzenlemelerin izleri hala süregelmektedir. Modern toplumlarda da toprak mülkiyeti, kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizliği yeniden üreten bir araç olabilir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, kadınların toprak mülkiyeti üzerindeki kısıtlamalar, onların ekonomik güçlenmelerinin önünde büyük bir engel teşkil etmektedir.

Bu noktada, toplumsal cinsiyet eşitliği ve sosyal adalet, yalnızca ekonomik fırsatlar yaratmakla sınırlı değildir. Aynı zamanda kadınların ve erkeklerin eşit bir şekilde toprak ve mülk haklarından faydalanmalarını sağlayan yasal düzenlemeler, sosyal normlar ve eğitim programları gereklidir. Çeşitliliği ve eşitliği temel alan bir yaklaşım, bu sorunları çözmek için önemli bir adımdır.

Topluluğun Düşünmesine Davet: Kendi Perspektifiniz Nedir?

Toplum olarak, geçmişteki bu yapıları sorgulamak ve günümüzdeki etkilerini anlamak, sosyal adaletin sağlanması için çok önemli. Bugün kadınların toprak mülkiyetine ve ekonomik haklara erişiminde ne gibi engeller var? Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımlarının toplumsal değişimi nasıl yönlendirebileceğini düşünüyorsunuz? Farklı cinsiyetlerin, toplumsal cinsiyet eşitliği ve çeşitlilik bağlamında toplumdaki rolleri nasıl şekillendirilebilir?

Bu sorular, toplumsal yapıların nasıl dönüşebileceğine dair önemli ipuçları sunuyor. Forumda sizlerin de bu konuda ne düşündüğünüzü merak ediyorum.